25 Şubat 2010 Perşembe

Kandilimiz Mubarek Olsun...

Ey yüceler yücesi Allah’ım
Yüzümüz yok, hicap içindeyiz;
Efendimizin senin katındaki nazının geçerliliğine de ümitlerimiz tam.
Keşke ne seviyede olursa olsun
Efendimizden hiç uzaklaşmasaydık;
O'ndan gelen ışıklardan
ve ruhlarımıza boşalan mânâlardan
hiç mahrum kalmasaydık..
ve O'nu o inandırıcı çehresiyle
içlerimizde hep taptaze ve dipdiri duyabilseydik!..
Sen bizleri kendi uzaklıklarını aşabilen
hak ve hakikatleri de bütün derinlikleriyle duyabilenlerden eyle ya Rabbi!
amin.

24 Şubat 2010 Çarşamba

Sutlu Irmik Tatlisi...

 

 Sarmasik Eczanesi arkadasimiz Handenur bizi mim'lemisti ama, cevaplayamadik, kusurumuza bakmaz insaAllah :)

Malzemeler:
  • 1 litre sut
  • 1 su bardagi seker
  • 10 yemek kasigi irmik
  • 2 yemek kasigi hindistan cevizi
  • 1 yemek kasigi portakal sekerlemesi (yoksa  portakal kabugu rendesi)
Yapilisi:
Butun malzemelerimizi tencereye aliyoruz,koyu bir kivama gelene kadar karistirak pisiriyoruz.
Islatilmis bir borcama veya herhangi bir kaliba dokup,buzdolabinda soguttuktan sonra servis yapabiliriz.

 
Mihriban

20 Şubat 2010 Cumartesi

Taze Tarhana Corbasi...

Malzemeler:

  • 3 yemek kasigi un
  • 5 yemek kasigi yogurt
  • 1 yemek kasigi domates salcasi,bir tatli kasigi biber salcasi
  • Tereyag,nane,tuz
  • 5 su bardagi su
Yapilisi:
Unu yagda pembelesinceye kadar kavuruyoruz.Yogurt ve salcayi ilave ederek birbirine yedirinceye kadar karistiriyoruz.Uzerine suyunu ilave edip kaynayincaya kadar karistiriyoruz.Tuzunu ilave ediyoruz 8, 10 dk daha kaynatiyoruz.Ocaktan almaya yakin nane serpiyoruz.Afiyet olsun...
Fatma

17 Şubat 2010 Çarşamba

K.Maraş Çöregi...

 
 Geçen pazar gunu yapmis oldugumuz memleketimize has olan çorek tarifimiz var bugun;
Onceden sadece Ramazan Bayramlarinda yapilirdi,evde çorek hamurlari hazirlanir,mahalle firinina yollanirdi,tas firinda pisen çorek daha bir lezzetli olurdu.
Bayramda gelen misafirlere hosafla ikram edilirdi, nede lezzetli olurdu,nede yerdik...Simdilerde hersey gibi çorekte fabrikasyonlasti...Herzaman rahatlikla bulunuyor artik.
Coregimiz birde mevlid okutuldugu zaman,gelen misafirlere dagitilmak uzere yapilir.Hem tuzlusu hemde sekerlisi olur,ben tuzlusunu tercih etmisimdir herzaman :)  en guzelide uzun sure saklanabilir ozellige sahip olmasi.
Bu çorekleride ortagim Fatma'nin pazartesi gunu okuttugu mevlid için hazirlamistik,eveeeet simdi geçelim tarifimize,olçulerimizi azaltarak veriyorum.

 
Malzemeler: 
  • 500gr. tereyag
  • 1 çay bardagi siviyag
  • 1 kilo un
  • çorek otu,susam,tuz (isterseniz sekerlide yapabilirsiniz)
  • yarim paket kabartma tozu
  • 1 su bardagi sut
Yapilisi:
Sut hariç butun malzemeler karistirilir,
yeteri kadar sut ilavesiyle kulak memesi yumusakliginda bir hamur elde edilir,

yumurta buyuklugunde bezelere ayirip,hamurlarimizi 1 cm kalinliginda açalim,
herkeste bu merdaneden bulunmaya bilir,onun içinde bezelerimizi merdaneyle 10cm çapinda  açip çatalla sekil verebiliriz,
Firinimizi onceden en yuksek derecede isitiyoruz,çok sicak olmali!!!!
hazirladigimiz çoreklerimizi firin tepsisine diziyoruz,tepsiyi yaglamamiza gerek yok,
tepsimizi firinin en alt katina yerlestiriyoruz,çoreklerin  altlari kizarinca diger tarafinida çevirip kizarmasini sagliyoruz,çoreklerimizin kitir kitir olmamasina dikkat etmeliyiz...


 Mihriban

13 Şubat 2010 Cumartesi

Cayli Kek...


Malzemeler:

  • 3 yumurta
  • 1,5 su bardagi toz seker
  • 1 su bardagi siviyag
  • 1 su bardagi sogutulmus cay
  • 1 yemek kasigi kakao veya neskafe( ben neskafe kullandim)
  • Bir cay bardagi cekilmis ceviz
  • 1 tatli kasigi tarcin
  • Kabartma tozu,vanilya
  • Alabildigi kadar un
Yapilisi:
Yumurta ve toz sekeri mikserle iyice cirpiyoruz.Icine yagimizi,sogutulmus cayi,tarcini,neskafeyi ve cevizi ilave edip karistiriyoruz.Vanilya,kabartma tozu,ve elenmis unu ilave ederek tahta kasikla karistiriyoruz.Kek kaliplarimiza veya yaglanip unlanmis tepsimize dokerek onceden isitilmis 180° firinda pisiriyoruz.Afiyet olsun ...
Fatma

12 Şubat 2010 Cuma

Elmali Kurabiye...

 Kurabiyelerin tarifi SeMaVeR (Hatice) arkadasimiza aittir,aynen aktariyorum

Malzemeler:

  • 250 gr. eritilmiş tereyağı (oda sıcaklığında yumuşamış tereyağı kullandım)
  • 1 çay bardağı sıvıyağ
  • 1 çay bardağı yoğurt
  • 1 çay bardağı toz şeker
  • Aldığı kadar un (4-5 bardak )
  • 1 paket kabartma tozu
İç malzemesi için: 4-5 adet elma, 1 çay bardağı toz şeker, tarçın, çekilmiş ceviz
Not: Tarifte 6 adet elma, 2 su bardağı ceviz kullanılmış, damak tadınıza göre miktarları ayarlayabilirsiniz.

Hazırlanışı: Öncelikle elmalı harç hazırlanır, rendelenmiş elmalar şekerle birlikte pişirilir, ocaktan alınca tarçın ve dövülmüş ceviz eklenir, karıştırılır, soğumaya bırakılır.
Hamuru için olan malzemeler karıştırılır, azar azar un ilavesiyle kulak memesi yumuşaklığında bir hamur hazırlanır. Hamura top şekli verilerek üzeri örtülüp 20 dk bekletilir.
Hamur iki eşit bezeye ayrılır, merdaneyle ayrı ayrı dikdörtgen şeklinde açılır. Elmalı harç dikdörtgenlerin üzerine yayılır. Hamurun uzun kenarından başlayarak rulo şeklinde sarılır.
(Bu aşamada streç filme sarıp dolapta veya buzlukta biraz bekletirseniz kesmesi daha kolay oluyor) Rulolar bir parmak kalınlığında dilimlenip yağlanmış tepsiye dizilir. 180 derecede ısınmış fırında pembeleşene dek pişirilir. Ilındıktan sonra üzerine pudra şekeri serpilerek servis edilir.
Elmalı katlamalar için hamur merdaneyle açılır, çok kalın olmasın, kareler kesilir, ortasına elmalı harçtan yerleştirilir, iki ucu üst üste kapatılır.

Mihriban

11 Şubat 2010 Perşembe

HELAL TAVUK ETİNE DİKKAT!!!

Arkadasim Urfa Tutkunu' nun Dünyası 'nin blogunda okudum bu yaziyi, bende paylasmak istedim,turkiyede yasayanlara çok faydali olacagini dusunuyorum.Tesekkur ederim Aslihancim yayinlamama izin verdigin için :)


HELAL TAVUK ETİNE DİKKAT!!! FİRMA GEZİ NOTLARIM‏




Arkadaşlar geçtiğimiz aylarda Erpiliç'in Göynük tesislerini gezdim. Yanımda iki de Gıda Mühendisi arkadaşım vardı. Gözlemlerimi ve gezi notlarını sizlerle paylaşmak istiyorum. Öncelikle şunu söylemek isterim ki bir makina mühendisi olarak çok fabrika gezdim. Ancak (PİS İŞ YAPTIĞI HÂLDE) bu kadar hijyenik ve sistemli bir fabrika daha evvel hiç görmedim. Girmeden önce hepimize bone, maske, beyaz çizme ve beyaz kap (kısa manto) giydirdiler. Ellerimizi ve ayaklarımızı iki-üç çeşit dezenfektana soktuk. eğer sokmazsanız, turnike açılmıyor ve fabrikaya giremiyorsunuz.
Et Balık Kurumuna satmak için alınan 20 civcivle başlayan çalışmalar, et balık özelleşince Erpiliç'in kendi kesimhanesini kurması ile devam eder ve ardından da büyüme gelir. Şu an biri Göynük'te (günlük 300.000 tavuk kesim kapasiteli) biri Bolu merkezde olmak üzere iki kesimhanesi vardır. Kurucusu, ülkede ilk 500den 150. iş adamı olan, ama sokakta lastik giyen köylü Mehmet ağa durumundaki mütevazi bir amcadır.

Tavuk yetiştiricileri yem kullanırlar ve bu yemde hayvan kemiği tozu kullanılması şarttır. Bu yemler yurtdışından gelir ve içinde hangi hayvanın kemiği var bilemezsiniz. Çünkü ülkemize girişte bir kontrol ya da ciddi bir ceza uygulaması yoktur. Dolayısıyla domuz kemiği olma ihtimali de var. Erpiliç kendi entegre yem tesisini kurmuştur ve yemi üretirken sadece tavuk kemiği kullanılmaktadır.

Tüm üreticiler tavuğa antibiyotik verirler. Erpiliç antibiyotik verimini kesimden 3 gün önce bırakır. %5-10 arası kayıpları oluyormuş bu yüzden . Ama bırakmazsa mundar olur tavuklar. Köylerde bile kesimden 3 gün önce kafese kapatılır ki fıkhi olarak temizlensin diye. Çünkü tavuk her bulduğunu yer. Belki akrep yedi. Antibiyotikli tavuğun paketini açtığınızda zaten tavuk eczane gibi kokar, farketmişsinizdir mutlaka marketten alınan tavuklarda.

Tavuğu kesmeden önce bayıltıcı elektirk veriyorlar. Tavuğu banttan çıkarıp yere geri bırakırsan 60-90 sn arası dirilmesi lazım. Ama bazı firmalar elk ile öldürüyor. Bu durumda hayvan mundar olur. Bu elektriği vermelerinin nedeni tavuğun çırpınarak banttan çıkmaması için.

Erpiliç'te tavuklar elle tek tek kesiliyor. Basında çok tartışılan Erpiliç kesim bıçaklarında Bismillahi Allahuekber yazıyor. Kesim için özel yaptırılmış İsviçre bıçakları bunlar. Ve sadece şah damarı kesiliyor kurbandaki gibi. Kafası koparılmıyor mundar olmasın diye. Kesimhane de dahil her yeri gezdim. Hakikaten böyle olduğunu gördüm.

Tavuk vücut ısısı normalde 42 derece. Kesilince tavuk ölüyor ama hücreleri ölmüyor. Bu nedenle büzüşüyor. Eğer keser kesmez yolmazsanız büzüşmeden dolayı yolarken derisi de kopar. Ayrıca günde 300bin tavuk kesiliyor ve elle yolunması mümkün değil. Bu nedenle tavuğu 52 derece suya sokuyorlar. Böylece vucut ısısı 42 derece oluyor ve makina yoluyor. Fabrikaya bir çok uzman getirtmişler. En son Hayrettin Karaman da gelmiş. Ve hepsi caizlik konusunda onay vermişler. Ama diğer bazı firmalar 53-54 derecede suya batırıyor. Bu durum caiz olmuyormuş. Kuru yolum teknolojisi de dünyada yok. Seri üretimde kuru yolum yaptım diyen yalan söyler deniyor, takdir edersiniz ki 300.000 tavuk az bir rakam değil.

Tavuğa klor verilmesi mecburiymiş, gıda mühendisleri bu konuyu daha iyi kavradılar. Ben neden mecbur olduğunu çok aklımda tutamadım. Her firma veriyormuş zaten mecburi olduğu için. Erpiliçte de veriliyor ama bunlar gaz klor kullanıyorlar. Diğer firmalar sıvı klor kullanıyor. Tavuğun rengi beyaz olursa makbul değildir. Klordandır o beyazlık. Sıvı klor tavukta gömülü kalır. Ama bunlar gaz kullanınca, işini bitiren gaz ortamı terkeder fizik kanunları gereğince. Tavuğun gerçek rengi, elimize baktığımızda gördüğümüz renkmiş. Bunu geçen gün bir organik gıda uzmanı da söyledi tv'de. Marketten aldığımız bazı tavuklar karbeyaz. Meğer sıvı klor nedeniyle böyleymiş.

Erpiliç'te iki çeşit kasalama sistemi var. Beyaz kasalar yere konuyor. İçine kesinlikle bişey konmaz. Mavi kasalar onun üstüne konuyor. Tavuk da bunun yani mavinin içine konuyor. Böylece tavuk asla yere konmamış oluyor.

Her çalışanda işine uygun kıyafet var. Buzdolabı bölümünde çalışanlar var. Ona göre korumalı giyiniyorlar. Çalışan memnuniyetine baya önem verdiklerini gözlemledim.

Tavuğun iç organlarını çıkaran bir makina var. Son teknoloji. Parçalamadan tümden çıkarıyor. Pislik necaset tavuğa bulaşmıyor yani. Bir veteriner var. Tek tek kontrol ediyor iç organları. Hastalık varsa derhal müdahale etmek için. Ayrıca bu iç organ sıyırma makinasının ucu, bir tavuğun organlarını çıkardıktan sonra tekrar yerine giriyor ve içeride otomatik olarak dezenfekte edilip ikinci tavuğa sıfır uçmuş gibi giriyor. Nedeni, ilk tavukta hastalık varsa, ikinciye bulaşmasın diye. Gerçekten insan sağlığı ve İslam adına her şey düşünülmüş. Hayran kaldım gezerken.

Tavuk şoklama odaları var. Raf ömrü bir yıl olan ürünleri burada tutuyorlar. Eğer taze ürünü böyle şoklamazlarsa raf ömrü bu kadar uzun olamaz. Ama bizler evde aldığımız ürünü dondurucuya atsak da şoklanmış olmuyor. Bakteri oluşabiliyor ve besin değeri de kalmıyor.

Bir tavukta 200gr kan olur. Erpiliç kanı akıtıyor kesince (Gerçekten de yaptıkları giderin içi kandan bir dere gibiydi). Ancak diğer firmalar akıtmıyor. Bir tavukta 200 gr kan olunca günde 300bin tavuktan 60 ton eder. Bu korkunç bir rakam . İnsanlar bu kiloyu saklamaya çalışıyorlar. Kanı akmamış tavuğun kanları kılcal damarlarında kalıyor. Ve bu tavuğun rengi morumsu olur. Bize de denk gelmişti marketten, neden mor diye düşünüyorduk. Meğer sebep buymuş.

İçinden ped çıkan tavuklar var. Firmalar pedi suya batırıp koyuyorlar ve böylece ağır çekiyor. Bir tane ıslatılmış ped 50 gram olsa 50*300 000= 15 ton eder. Tüketici bunu kabullenirse üretici de yapar tabi. Ama erpilicin sadece tabaklı bagetinde var ki o da suyunu salıyor. O nedenle. Geçenlerde annem marketten yanlışlıkla farklı bir marka tavuk almış ne yazık ki. Markayı söylemeyeyim, gıybet olmasın. Tavuğun altından çıkan poliüretan tabak resmen kurşun gibiydi. Tabakta özel delikler vardı ve bu deliklerden de su girmiş tabağa. Hayatımda hiç öyle bir poliüretan görmemiştim. Kuş gibi olması gerekirken baya bir ağırdı. Firmaya maille şikayet ettim durumu ve saçma sapan bir cevap yolladılar. Yani firmalar böyle oyunlara ne yazık ki başvuruyorlar gerçekten.

Gezide gıda mühendisi arkadaşlarla tartıştığımız bir kaç farklı konuyu da sunayım:

*Sarellelerde (daha doğrusu kakaolu fındıklı kremalarında) yağ tutucu kullanılıyor. Bu nedenle yağı dışarı çıkmıyor. Yağ tutucular çok tehlikeli ve kanserojendir. Uzak durmakta fayda var.

*Çikolatalar eskiden erirdi şimdi erimiyor. Çünkü onlarda da yağ tutucular var. Trans yağlar var. Ki çok tehlikeli. "Nebati yağ" demek margarindir. Kesinlikle uzak durun margarinden. Direk yemesek bile bisküvi çikolatada yiyoruz. İçindekileri okuyup nebati yağ değil kakao yağı yazıyorsa alalım. Zekaya asıl faydalı olan kakao yağıdır. Trans yağ ise genetiği değiştirilmiş ürün demektir. Kesinlikle uzak durun. Kanserojen ve tehlikelidir.

*Salam ve sosisten kesinlikle uzak durun. Nerde sölpük (işe yaramayan-atılacak) et var ondan yaparlar. Baharatlanmış tavukları almayın. Günü geçiyorsa baharatla kapatmaya çalışmış olabilirler.

*Sucukta da güvenilirlik şart. Çok baharatlı çünkü. Ve baharat çok güzel bir kusur örtücüdür.

ARKADAŞLAR,

Erpiliç babamın firması değil. Ama beni yakın tanıyanlarınız bilirler ki gıda güvenilirliğine azami dikkat etmeye çalışırım. Zira "haram" vücuda girdi mi, insanoğlunda bozulmalar başlar. Ben fabrikayı gezdim gördüm. İçim kanaat etti. Şimdi Erpiliç harici hiç bir markadan tavuk almıyorum. Lütfen yediklerimizin sağlıklı ve caiz olduğuna dikkat edelim. Yazımı isterseniz sayfanızda paylaşabilirsiniz.

ASLIHAN DURAN

10 Şubat 2010 Çarşamba

Bir Garip Salata :)

Sadece bir denemeydi,fenada olmadi hani :)
birde kesilmis halini goruntuleyebilseydim daha iyi olacakti ama,misafirlerime ikram ettigim için mumkun olmadi, begenildigini soyleyebilirim ama ;)

Yapilisi:
4 adet orta boy patatesi hasliyoruz,biraz siviyag,tuz ve karabiberle pure haline getirip,kirmizi pancar rendesi ilave edip iyice karistiriyoruz,pasta çemberimizi uygun bir tabaga koyup,patates puremizi çemberimizin en alt kismina duzgun bir sekilde yayiyoruz,diger yandan 4-5 adet havucumuzu rendeleyip çok az siviyagda yumusayana dek pisiriyoruz,ilininca suzme yogurt ilave edip karistiriyoruz,patateslerimizin uzerine duzgun bir sekilde havuçlarida yerlestiriyoruz.
Haslamis oldugumuz bir miktar kuskus makarnasinida biraz suzme yogurt ve bir dis sarimsakla karistirip havuçlarin uzerine duzgun bir sekilde yayiyoruz,buzdolabinda bir kaç saat dinlendirip servis yapacagimiz zaman çikartiyoruz...Afiyet olsun...

Mihriban

9 Şubat 2010 Salı

Sebzeli Bulgur Pilavi...


Malzemeler:
  • 1 adet kucuk boy patates
  • 1 adet kucuk boy patlican
  • 1 adet sivribiber
  • 1 adet domates
  • 1 adet kuru sogan
  • 1,5 su bardagi pilavlik bulgur
  • 3 su bardagi su
  • tereyagi ve tuz
Yapilisi:
Soganimizi yemeklik dograyip tereyaginda kavuruyoruz.Ardindan yemeklik dogradigimiz sivribiberi ilave ediyoruz,sonra kup kup dogradigimiz patatesi(ben biraz buyuk dogramisim),patlicani,domatesleri ilave ediyoruz.Bir muddet daha soteledikten sonra 3 su bardagi suyu ve tuzunu ilave ediyoruz.kaynayinca bulgurumuzu ilave edip pisiriyoruz...Afiyet olsun
Fatma

4 Şubat 2010 Perşembe

Dalyan Kofte...

Malzemeler:
  • 300 gr kiyma
  • 1 adet kabak(fazla buyuk olmasin )
  • 1 adet havuc
  • 1 yumurta
  • 1 adet orta boy kuru sogan
  • 1 dis sarmisak
  • Bir tutam maydanoz
  • Yarim cay bardagi galeta unu
  • Kirmizi pul biber,karabiber,kimyon ve tuz
Yapilisi:
Koftemizi hazirlayacagimiz kaba soganimizi,sarmisagi,kabagi ve havucu rendeliyoruz.Maydanozumuzu dogruyoruz.Uzerine kiymayi baharatlari,galeta ununu,yumurtayi ve yarim cay bardagi su ilave edip iyice yoguruyoruz.Yaglanmis firin kabimizda rulo seklini verip pisiriyoruz....Afiyet olsun
Fatma

2 Şubat 2010 Salı

Yassı Kadayıf ...Taş Kadayıf...(Cahide'den)

 
Eveet...Bu tatlimizin tarifini sevgili arkadasimiz Cahide'nin blogundan alinmistir :) ilk gordugumde denemeye cesaret edememistim,kardesim denemis çok guzel oldugunu ve herkes tarafindan begenildigini vebu begeniyi fazla abartarak gecenin 12 sinde istediklerini ve benim mahire bacim da kalkip yaptigini soyledi :)
Yani bunlarin uzerine yapmamak ayip olur diye dusundum :)
çok tesekkurler Cahide'cim iyiki paylasmissin bu guzel tarifi bizimle ;)
yapim asamalarini resimleyemedigim için sana yonlendiriyorum,biraz hazira konmus gibi olacak ama :p hakkini helal bacim...
Tarifimizi aynen yayinliyorum... Tarifin ayrintilarina buradan bakabilirsiniz...

Yassı kadayıf hamuru için

  • 1 su bardağı süt
  • 1 su bardağı su
  • 1.5 su bardağı un
  • 1 tatlı kaşığı kuru maya
  • 1 tatlı kaşığı şeker,1 çay kaşığı tuz
şerbeti için
  • 2 su bardağı su,2 su bardağı şeker,dörtte bir limon suyu
  • Bulamak için 1 yumurta,kızartmak için sıvıyağ,içine dövülmüş ceviz
 
YASSI KADAYIF YADA TAŞ KADAYIFIN YAPILIŞI

Bütün hamur malzemeleri karıştırın ve krep hamurunda birazcık katı bir bulamaç elde edin.Ilık bir yerde mayalanana kadar bekleyin.yapışmadığından emin olduğunuz bir  tavaya,ısındıktan sonra mayalanan hamurdan birer yemek kaşığı alıp düzelterek yayınız.
Kadayıfların sadece bir yüzünü pişirip tavadan alınız.benim ölçümle 53 tane kadayıf oldu.kadayıfları biraz daha büyük yapabilirsiniz fakat böyle daha şık duruyor.

Pişen taş kadayıflar soğuduktan sonra pişmemiş olan tarafına iri dövülmüş ceviz koyup resimde gördüğünüz gibi ağzına bastırarak kapatınız.
Bir tane yumurtayı iyice çırpın,kadayıfın sadece kapattığınız tarafını yumurtaya bulayıp kızgın yağda kızartın.Kızaran kadayıfları önceden hazırlayıp soğuttuğunuz şerbetin içine atın.İki dakika kadar bekletip çıkarın…Taş kadayıflarınız hazır afiyet olsun...
 
Mihriban

Sogan Corbasi...


  Malzemeler:
  • 2 adet orta boy sogan
  • 2 yemek kasigi un(tepeleme)
  • 1,5 yemek kasigi tereyag
  • 4,5-5 su bardagi su
  • tuz,karabiber 
  • arzuya gore yarim çay kasigi muskat cevizi rendesi ve kurutulmus dereotu
Yapilisi:
Soganlarimizi yarim ay seklinde ince ince dogruyoruz,tereyagimizi eritip soganlarimizi pembelestiriyoruz,uzerine unumuzu ilave edip un kokusu gidinceye kadar kavurma islemine devam ediyoruz.
Daha sonra suyunu ilave edip,5 dakika kadar kaynatiyoruz,tuz ve karabiberini ilave ediyoruz eger isterseniz muskat cevizi rendesi ve kurutulmus dereotu da ilave edip ocaktan aliyoruz.
Kasar peyniri rendesi veya kitir ekmeklerle servis yapabilirsiniz.
Afiyet olsun...
mihriban